Azerbaycan’ın başkenti Bakü'de 2000 yılında yayın hayatına başlayan ve haftalık olarak basılan “Diplomat Gazetesi”, genelde Kürtçülük, özelde ise terör örgütü PKK görüşleri doğrultusunda faaliyetlerine ara vermeksizin ve giderek artırarak devam ediyor. Azerbaycan Türkçesi, Rusça ve Kürtçe olarak yazıların yayınlandığı gazetenin sahibi, başyazarı ve aynı zamanda editörü Azerbaycan vatandaşı olan Kürt asıllı Tahir Süleymanov.

T. Süleymanov’un son dönemdeki ilgi alanını, özellikle Irak’taki Kürt yapılanması oluşturuyor. 2005 yılı itibariyle K.Irak’taki Kürt aşiret liderleri ile ilişkisini geliştirme gayreti içerisinde olan Süleymanov, Azerbaycan Kürtleri adına ve Irak ile Azerbaycan Kürtleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve faaliyetlerin koordineli bir şekilde sürdürülmesi amacıyla yaptığını belirttiği bu ziyaretlerde çeşitli röportajlar yapıyor, görüş alış verişinde bulunuyor. Süleymanov, Irak’ta görüştüğü Kürt liderler, milletvekilleri ve bazı Kürt önde gelen şahısların görüş ve açıklamalarını gazetesine taşıyarak propagandalarını yapıyor, yazı dizileri olarak okuyucu kitlesini etkilemeye çalışıyor.

Bunlardan bazılarını ele alırsak…. IKDP lideri Barzani’nin Erbil'de yaptığı bir basın toplantısına yer veren gazetede özetle, “Türkiye'deki Kürt meselesi, siyasi ve demokratik yolla çözümlenmelidir. Türkiye, Kürt meselesini silah yolu ile çözemez. Sorunun çözümü için elimizden geleni yapmaya hazırız” deniliyor.

K.Irak Kürdistan Parlamentosu milletvekili olarak takdim edilen Siam Enver Bayraktar isimli bayan ile yapılan mülakat yayınlanarak; “Kürdistan sistemi Yakındoğu'da örnek olacaktır. Irak'ta yaşayan Türkmenler, Saddam döneminde sürekli baskılara maruz kalmış, birçoğu başka ülkelere kaçmıştır. Kürt aydınları Türkiye'ye kaçarak yardım istemiş, ancak Türkiye, Irak'ın içişlerine karışamayacakları cevabını vermiştir. Bugün Irak’ta Türkmenlerin okulları, kültür merkezleri, radyo ve tv kanalları bulunmaktadır. Kürdistan Spor (!) Bakanı Türkmen’dir (Bravo, lütfetmişler, doğru ya Irak’ta çok yoğun bir sportif faaliyet söz konusu, bir de Turizm Bakanlığı’nı verseler, günümüzün moda deyimiyle, tam süper olacak) ve parlamentoda 4 Türkmen milletvekili görev yapmaktadır. İran, Türkiye ve Irak, geçmişte kanla ve işgalle kurulmuştur. (Hadi diyelim ki öyle, bugünkü Irak’ta milyona yakın insan öldürülmedi mi ve her geçen gün yüzlercesi hayatını kaybetmiyor mu ?) Bu ülkelerin, Irak Cumhuriyeti'nden ders almaları gerekir. (Kan akmaya devam eden 3 günlük bir silahlı aşiret yönetiminden hangi ders alınabilir !)” şeklindeki açıklamalara değiniliyor.

Bir başka sayıda, “Kürdistan ve Kürt halkının özgürlük istediği, Irak'taki demokratik Kürdistan'da sivil devlet kuruculuğu, Kürdistan'ın ekonomik dinamikleri, Kürdistan'ın milli bağımsızlık hareketleri, aralarında Abdullah Öcalan’ın da bulunduğu Kürt liderler” konuları ele alınıyor, “Bağımsız Kürdistan (!) oluşturulması yolunda gerçekçi adımlar atılmaktadır. Dünya güçleri artık biliyorlar ki, Kürtlerin milli bağımsızlık mücadelesine karşı durmak mümkün değildir” ifadeleri kullanılıyor.

Süleymanov, yine bir yazısında, başta Kerkük ve Erbil olmak üzere, Süleymaniye, Selahattin ve Dohuk’u, Kürt şehirleri olarak takdim ediyor, gazete çalışanları tarafından da, Irak'ın kuzeyi ile İran'ın kuzeybatısı, Türkiye'nin güneydoğu ve doğu bölgeleri, Suriye’nin kuzeydoğusu ile Azerbaycan'ın Laçin, Kelbecer, Kubadlı ve Zengilan bölgelerinin Kürt ideali içerisinde olduğu dillendiriliyor.

Rusça yayınlanan bu gazetelerin bir kısmı, Bakü'deki örgüt mensubu ve sempatizanlarının yanı sıra, özellikle Azerbaycan’ın Laçin, Kelbecer ve Cebrayil gibi Ermeni işgaline maruz kalmış illerden göç etmiş Kürt asıllı vatandaşlara el altından dağıtılarak yaygınlaştırılmaya çalışılıyor, kalan kısmı ise Derbend üzerinden Dağıstan’a, oradan da Moskova'ya gönderiliyor.

Azerbaycan güvenlik güçleri, gazetenin terör örgütü PKK lehinde faaliyet gösterdiğine dair aldığı duyumlar nedeniyle, geçtiğimiz 2006 yılının Ağustos ayı içerisinde Azerbaycan-Dağıstan sınırında Rusya'ya gönderilmek üzere olan çok sayıda Diplomat Gazetesini ele geçiriyor ve Süleymanov'u gözaltına alıyor. Gazetenin basıldığı matbaaya da bir operasyon gerçekleştirilmek isteniyor, ancak bu girişim, malum üst düzey bir Azeri yetkili tarafından engelleniyor ve Süleymanov da bir gün sonra serbest bırakılıyor.

Gelelim Diplomat Gazetesi’nin Şubat 2007 2. sayısına.

Gazeteye göre güya, Irak Anayasası'nın 140. maddesine göre Kerkük ve 5 ilçesinin referandum yolu ile Kürdistan’a dahil olması yönünde 6 Türkmen partisi tarafından Kürdistan Parlamentosu'na müracaatta bulunulduğu belirtiliyor(!). (Yani Türkmenler, yüzyıllardır kendilerinin olduğunu belirttikleri Kerkük’ü, kendi elleriyle ve isteyerek sözde Kürdistan’a gönül rahatlığıyla veriyor!)

Gazetede, PKK terör örgütünün Türkiye’deki legal siyasi uzantısı olarak bilinen Demokratik Toplum Partisi (DTP)’nin bir yetkilisi ile yapılan röportaja da yer veriliyor. DTP yetkilisi; “Saddam yıkıldıktan sonra Kürdistan Hükümeti bütün halklara kendi demokratik hak ve hukukunu vermiştir (!). Türkiye'nin bugün kabul etmediği Kürdistan Devleti’nde, sayıları 250 binden az olan Türkmenlere, tüm haklardan istifade etme hakkı tanınmıştır. Oysa Türkiye'de ise halkın büyük çoğunluğunu temsil eden 25 milyonluk Kürt halkına (!), hiç bir hak verilmemiştir” diyor. Pes doğrusu, bu tam bir nankörlük. Birçok ülkede Kürtler, ikinci ve hatta üçüncü sınıf olarak görülür, birçok hak ve hürriyetten yararlandırılmazken, Türkiye’de ise her türlüsüne, herkes gibi sahiptirler. Türkiye’de yaşayan insanların tümünün sahip olduğu hangi hak ve hürriyetten, bırakın Kürtleri, yararlandırılmayan herhangi bir grup, kitle veya toplum var mıdır? Kimsenin ne olduğuna veya ne olmadığına bakılmaz. Ayrıca belirtmek gerekir ki, iddiaya göre; “Türkiye'de halkın büyük çoğunluğunu temsil eden 25 milyonluk Kürt halkı” varmış. Buna göre, Türkiye’nin nüfusunun en fazla 49 milyon olması gerekmez mi? Oysa Türkiye yaklaşık 70 milyonluk bir ülke ve istatistikler göre, Kürt vatandaşların nüfusu da yaklaşık 8 milyon, yani dokuzda biri bile değil.

DTP yetkilisi, “Biz, Türkiye'nin bütünlüğünü ve haklarımızın, cumhuriyetin bütünlüğü terkibinde korunmasını istiyoruz” gibi bütünlükçü görüntüsü verilen bir söylemi dile getirirken, röportajının devamında; “Yakın gelecekte Kürdistan, muasır devletler sırasında yerini alacaktır” gibi son derece hayalci yaklaşımını ortaya koyuyor ve Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşları da bu Kürdistan içerisine katarak, gerçekteki ayrılıkçı söylemini itiraf ediyor. Bir söylemin, aynı anda hem ayrılıkçı ve hem de bütünlükçü olmasının düşünülmesi mümkün gözükmüyor.

Gazetede ayrıca, Rusça bir haberin yanına, aslında durumu özetleyen ve ortaya koyan, sözde Kürdistan haritası konularak, Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın belli bölgeleri, Kürdistan olarak gösteriliyor.

Görüldüğü ve anlaşıldığı üzere, bu “diplomat” denen gazete, Irak’taki ve Türkiye’deki belli Kürtçü çevrelerin ağzını temsil ediyor, saldırılarını da özellikle Türkiye’ye yönelik gerçekleştiriyor. Ancak bu ağız, maalesef ki kardeş ve dostumuz Azerbaycan’daki malum kesim tarafından açılarak yayınlanıyor. “Diplomat” denen bu gazete ve yayınları ile ilgili olarak, hem Azerbaycan ve hem de Türkiye basınında çok sayıda sert eleştiriler içeren yazılar yayınlanmasına rağmen, gazetenin yayın hayatını halen ve her geçen gün daha da palazlanmışçasına fütursuzca sürdürmesinden, Azerbaycan kamuoyu ve özellikle aydın kesim, son derece büyük rahatsızlık duyuyor. Ancak ne hikmetse -ki ‘hikmet’ biliniyor- bir türlü ciddi girişimlerde bulunulamıyor.

Azerbaycan kamuoyu, bu Kürtçü basın ve destekçilerinin, Azerbaycan üzerinde tehdit, baskı, şantaj gibi yollar ile hakimiyet kurmaya çalıştığını, legal ve illegal yollardan elde edilen kara para ve silah gücünün kullanılmasıyla parlamento içerisine dahi girildiğini ve maalesef ki özellikle parlamento içerisindeki bu malum şahısların, kişisel menfaat, siyasi ve ekonomik güç edinme ve koruma amaçlı bilinen faaliyetlerinin çoğu zaman engellenemediğini, bu nedenle Azerbaycan için tehlikenin boyutlarının her geçen gün giderek arttığını, üzülerek her fırsatta dillendiriyor.